images (18)

Geçmişten günümüze hem hayatın gerçekleri, hem de din açısından birçok hurafeler üretilmiştir. Gerçeğe dayanmayan kulaktan duyma, yalan ve yanlış bilgilerin doğru olarak görülmesi, hayatı doğru bir şekilde yaşamak için insanoğlunun en büyük engellerinden biridir.

Hurafe, halk arasında gerçeklikten uzak, akıl ve mantığa dayanmayan, batıl inanışlar ve asılsız hikayeler olarak tanımlanır. Kelime, Arapça hurāfāt (masallar, boş inançlar) kökünden gelir. Bu tür inanışlar genellikle toplum içinde yayılmıştır ve bilimsel ya da dini bir temeli yoktur.

Dinde Hurafe

Dini bağlamda hurafe, İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnet’te yeri olmayan, sonradan eklenmiş batıl inanış ve uygulamalardır. Bu tür bilgi ve inanışlar dinin özüne zarar verebilir, insanlar arasında yanlış dini anlayışlara yol açabilir ve bireyleri yanlış uygulamalara sevk edebilir.

Hurafelere örnek vermek gerekirse; Türbelere çaput bağlayarak dilek dilemek, Nazar boncuğunun kötülüklerden koruyacağına inanmak gibi ritüelleri örnek olarak gösterebiliriz. Aslında buna birçok örnek verilebilir. Ancak toplumumuzda uygulanan hurafeleri zaman içerisinde ayrıntılı bir şekilde ele alacağız. Şimdi konumuza dönelim:

Dinimiz İslam hurafelerden kaçınılması gerektiğini öğütler. Kur’an-ı Kerim, insanları akıl yürütmeye ve hakikate yönelmeye teşvik ederken, batıl inanışları terk etmeyi vurgular.

Casiye süresi 18. Ayetinde; “Sana gelen ilme uy ve bilmeyenlerin heva ve heveslerine uyma.” der.

Dini hurafelerden korunmanın en etkili yolu, İslam’ın kaynaklarını doğru öğrenmek ve uygulamaktır. Bu, Kur’an ve sahih hadisleri temel almakla mümkündür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir